27 Temmuz 2010

İNTİHAR VE DOĞUM



"Tüm gün yazmamak için direndim. Belki seni hala hatırlıyor olmaktan korkuyorum. Aklıma, kendini bıraktığın o uçurum gibi yerleştin. Hep o hayali görüntü hep o bağırışlar var içinde! Aklımın!!! Aklımı yitirdiğim anın sesleri.... Yazamadım. Bugüne kadar ne senden tek bir kişiye bahsedebildim ne de yazabildim. Ölüyorum çünkü. Seninki gibi de değil üstelik. Ölüyorum! Nefes alırken birden boğazıma saplanan bir his! Boğucu. Seninki kadar ani ve tek bir hamlede de değil üstelik! Kör bıçak gibi... Unutmaya çalışmadım seni. Özlememek için direndim ama! Unutmadım... Çok özledim! Yazamam. Nasıl oldu, neden oldu, sen kimsin, neyimdin... Yazamam... Anlatamam da... Ne kötü bir hatıra biliyor musun yaşadıklarımız... Hepsi öldüğün günün altında kaldılar! Arada senden bahsediyorlar. Böyle bir rakı masasında, beraber gittiğimiz bir mekanda... Ne bileyim bir ölü nerede hatırlanırsa işte oralar, ne kadar çok anılırsa o kadar! Ne mi söylüyorum. İlk defa yazıyorum bugün. Tek cümle kurmadım bugüne kadar. Beni bile susturdu ölüm...
Ne yaptığın, nerede olduğun, beni görüp göremediğin umrumda bile değil. Ben artık sadece ölümü hakettiğin yaşa gelmeni bekliyorum. Bu yüzden herkes duasını edip gözyaşını döküp çekildiğinde toprağına mum yakıp dilek diliyorum. Sen her ölüm yıldönümünde yeniden doğuyorsun bana... Ellerime... Unutsam iyi olacak seni... Yazık oluyor artık gözlerime... Neyse!" diyor yazar...

Ç.

3 yorum:

  1. merhaba,
    blog yazmanız çok güzel
    acaba yeni bir kitap yazacak mısınız? yazacaksınız diye öyle korkuyorum ki..

    YanıtlaSil
  2. Yazacağım... Yazmaktayım... Ben de yazmaktan korkuyorum ; )

    YanıtlaSil
  3. neden yazdığınızı düşünmek istiyorum bazen, ama bir sebep bulamayacağımdan o kadar eminim ki vazgeçiyorum sonra.

    keşke sadece blog yazsanız, piyasada o kadar çok kötü kitap var ki bir de siz yorulmasanız keşke..

    YanıtlaSil