2 Kasım 2015








NEDEN’lerle BOĞUŞAN BİR MÜŞAHİTİN HİKÂYESİ

Öncelikle en başından söyleyeyim yazdıklarım kimseyi aşağılamak için değil ama aşağılamaktan beter eden bir sarsma çabasıdır. Hakaret içermez ama ince laf sokmalardan kaçınmam. Üzerine alınan alınabilir, açık açık isim falan yazmam. Bu yazı kişiye özel değil genele özel yazılmıştır.

4 seçimdir aktif olarak görev alıyorum. Oy ve Ötesi üyesi olmakla beraber aynı zamanda da parti üyeliğim nedeniyle hangi platformda görevli açığı varsa önce o alana yardımcı olmaya çalışıyorum. Kısaca her ikisinin de fanatiği değil objektif destekçisiyim. Her neyse, ilk iki seçimde müşahit, üçüncüsünde sandık kurulu üyesi ve bu geçtiğimiz 1 Kasım seçiminde de müşahit olarak görev aldım.

Bu süreçte gözlemlediklerimi paylaşma nedenim, hepimizin birkaç zamandır “bu ülke neden böyle” serzenişlerimizi bir nebze de olsa azaltabilmek. Birebir gözlemlediğim şeyleri yazacağım çünkü… Oradan buradan duyulan hikâyeleri değil!

Neden oy kullanıyoruz?

Haklarımızı ve vatandaş olarak taleplerimizi en iyi şekilde bize verebilecek bir yönetim seçmek için. En basit tanımıyla!

Neden oy kullanmıyoruz?

Kendi hak ve özgürlüklerimizi elde tutabilmenin ne demek olduğunu bilmeden rahata alışan götümüzü kaldıramadığımız için. En basit tanımıyla! (Word sözlük inatla GÖT kelimesini kaba sözcük diyerek düzeltmeye çalışıyor ama yok, düzeltmeyeceğim. Bu ülkede göte göt dendiğini artık kusana kadar ezberledik sanırım. Tamam.)

Nerede oy kullanıyoruz?

İkametimize göre YSK tarafından belirlenen ve evimize gönderilen kâğıtlarda belirtilen, kâğıt gelmediyse, o günde bin defa alışveriş, yemek, porno vs. için girdiğimiz internetten TC Kimlik numaramızla sorgulayabileceğimiz, evimize yakın okulların içinde tahsis edilen sınıflardaki sandıklarda.

Nerede oy kullanamıyoruz?

Size belirlenen sandıktan başka bir sandıkta! AVM’de, sinemada, brunch’ta, tatilde falan oy kullanamıyoruz.

Neyse.

*Orta yaşlarda bir kadın sınıfın kapısında bekliyordu. Oy kullanma kabinleri boşalınca buyurun gelin dedik. İçeri girdi. Kimliğiniz dedik, yok dedi, ehliyet vs., yok. Kullanamazsınız dedik. Neden dedi. Kimliksiz oy kullanmanız yasak dedik. Evde dedi. Getirin öyle kullanın dedik. Bir daha mı gidip geleceğim sonra getirsem dedi. Olmaz dedik. Arkada 6 kişi birikti. Sıra işgal ediyorsunuz çıkın dedik. Neden dedi. Hanımefendi kimliksiz oy kullanamazsınız dedik. Siz de bir yardımcı olmuyorsunuz ama ya dedi. Gitti. Sabır yüklemesi 1.

*Müşahitler her şeyi aynı anda gözlemlemek zorunda oldukları için gün sonu şaşı ayrılmaları mümkün görev yerlerinden… Bir de en dayanılmaz olanı yaramaz çocuklarıyla oy kullanmaya gelen “velilerimiz”. Hani okul ya, o psikoloji devam. Çocukları severim ok ancak bir olayda şunu yaşadık. Bir aile geldi, anne çocuğunu kucağına aldı, kimliğini verdi, oy pusulasını alıp kabine girdi. Çocuk sürekli ben de bascaam ben de bascaam diye bağırıyor, anne sürekli çocuğu tepikliyor, çocuk ağlıyor, kabinin içinde kıyamet kopuyordu. Haline acıdığın, Allah’ım iyi ki çocuğum yok dediğin o an o gariban anayı kurtarma içgüdün de olsa müdahale edemiyorsun tabii. : ) Neyse çıktılar, çocuğun elinde mühür! Basıp duruyor, yere atıyor. Dedim ki hanımefendi mührü çocuğun elinden alın. Neden dedi. Dedim ki mühür zarar görecek ve onu sizin teslim etmeniz gerekiyor. Dedi ki; ama Neden? Dedim ki kanunen. N’olacak canım çocuk o dedi. Olmaz hanımefendi dedim. Ay Neden yahu bu kadar büyüttünüz Neden dedi. O mührü hemen alıp başkana teslim edin! dedim. Bana olan siniriyle çocuğa bir tepik daha atıp teslim etti. Sanırım şu an, gelecekte oy fobisi olan bir çocuk yetişiyor bir yerlerde. Sabır yüklemesi 2.

*Malum geçtiğimiz seçimlerde oy pusulaları tuvalet kâğıdı rulosundan, sünnette boyuna asılan maşallah kuşağından halliceydi. İnsanları anlıyorum evet hepimiz adeta birer Akira Yoshizawa (kültürel içerikli bilgi 1: origami –kağıt katlama sanatı- sanatçısı) olmuştuk. Ancak buna farklı bir boyut getiren bir seçmenimiz olmuştu. Bir beyefendi kabine girdi. Kağıt sesleri gelmeye başladı. Sonra birden bir yırtılma sesi duyduk. Beyefendi napıyorsunuz dedik. Sığmıyor da ikiye böldüm dedi. Ne yaptınız siz, çıkın oyunuz geçersiz dedik. Neden dedi. Anlattık. E bana bir tane daha pusula verin o zaman dedi. İmkânsız dedik. Neden dedi. Anlattık. Gitti. Sabır yüklemesi 3.

*Aynı anda iki kişi geldi. Dışarıda sırada beklerken kadın önündeki adama acelem var hemen bir girip çıksam dedi. Adam girin buyurun dedi. Kadın kabine girdi. Oyunu kullandı. Kapıya baktı kocasına seslendi gel gel boş sıra dedi. Adam içeri girdi. Beyefendi sıranızı bekleyin eşinize sizden önce yer veren kişi kullanacak oyunu dedik. Neden dedi. Anlattık. E kullanayım ne var yani dedi. Arkadaki genç arkadaş eşiniz fırsatçılık yaptı şimdi sıramı vermiyorum dedi. Neden’miş o dedi. (–miş eklendi en sonunda bir değişiklik oldu bizim için de.) Anlattık. Söylene söylene sıraya girdi, kullandı, gitti. Sabır yüklemesi 4.

*Bir aile geldi. Babanın eller cepte kafa yukarıda, birkaç kişinin önüne geçip içeri girdi. Şöyle bir sınıfı gezdi. Peh peh diye bir şeyler söyledi. Duvarı yamuk yapmışlar dedi. Muhtemelen müteahhitti. Beyefendi ne yapıyorsunuz çıkar mısınız, sırada ve kabinlerde insanlar var dedik. Neden dedi. Anlattık. Karısına ve kızlarına sıraya girin dedi. Arkaya geçtiler. Babası girdi kullandı, diğer kabinde de kızı girdi oyunu kullandı. Babası iyi bas ha diye bağırdı. Uyardık müdahale edemezsiniz yasak dedik. Neden dedi. Gereken yapıldı. Bağıra bağıra gitti. Sabır yüklemesi 5.

*İki arkadaş oy kullanmaya geldi. Biri diğerinden önce çıkıp kurulun önünden habersizce ve bilinçsizce arkadaşının kimliğini alıp çıkmış. Diğer kız çıkıp kimliğini bulamayınca bağırmaya başladı. Kız arkadaşı geldi dedik ki yaptığınız suç. Buradan siz belge alıp çıkamazsınız. Neden dedi. Anlattık. Ay yani rezillik bu yaşadığım diyerek gitti. Sabır yüklemesi 6.

*İçeri bir adam girdi. Uzun bir süre geçti. Dedik ki beyefendi iyi misiniz? Çıktı mührü açamadım açtım da basamadım dedi. Bir baktık mührün mürekkep kısmını sökmüş. Ne yaptınız bunu bu şekilde kullanmayacaksınız dedik. Neden dedi. Anlattık. Bir iki deneme sonrası oldu. Bizim yaşımızda olan ve yaşlı insanların çoğunun ilk kez oy kullandığını görmek o an orada onların oylarını korumaya çalışan bizlere hakaret gibiydi! Müşahit arkadaşımla çok kez yorum bile yapamadık! Sabır yüklemesi 7.

*Bir kadın girdi. Bakımlı, hoş bir kadındı. Pek bir havalı sınıfa girdi. Kabine girecek, cep telefonunuzu bırakır mısınız lütfen dedik. Neden dedi. Kanunen dedik. Ay ben de oy için para alacak hal var mı dedi neyini çekeceğim pusulanın canım diye ekledi. Anlattık. Burada bu konuda herkese eşit olunduğunu söyledim. İmalı bir gülümseme ile gitti. Sabır yüklemesi 8.

*Bir adam geldi. Telefonunuzu bırakır mısınız dedik. Neden dedi. Anlattık. Bu kanun nerden çıktı ya dedi. Tam önünüzde gereği yazıyor dedik. Yaaa başlatmayın Allahaşkına kanunundan tamam alın hadi nereye koyayım dedi. Masaya dedik. Koydu. Çıkarken şimdi selfie çekilelim mi dedi espri yaptı kendince ve gitti. Bunun gibi telefon ve çanta sokmama konusunda çok olay yaşandı ama hepsini yazacak halim yok. Sabır yüklemesi 9.

*Bir karı koca geldi. Kadın kabine girdi. İçeriden bir çığlık yükseldi. Hanımefendi noldu dedik. Yana yakıla dışarı çıktı bir elinde pusula bir elinde mühür. Yanlış bastım yanlış yere bastım bla bla’ya basacaktım ay ayyy diye dövündü. Başka bir pusula verin dedi. Maalesef dedik. Neden dedi. Anlattık. Hiç mi fazla pusula yok ki dedi. Olsa da veremeyiz dedik. Neden dedi. Yine anlattık. Ay ama olmaz ki böyle fazla fazla var işte orada verseniz nolur diye diye gitti. Sabır yüklemesi 10.

*70’lerinde bir teyze ile iki kızı geldi. Kızlarından biri kabine girdi. Annesi de diğer kabine girdi. Teyze bir süre sonra ben yapamadım bunu evladım dedi. Biz teyzeye güzelce anlattık. O sırada kızı yana yakıla kabinden fırlayıp oyunu attı ve yüksek sesle anne dur ben geliyorum sana yardıma dedi. Kabine yöneldi, engelledik. Giremezsiniz dedik. Neden dedi. Anlattık. Sinirlendi. Teyze tamaaaam ben hallettim dedi. Diğer kızı kız kardeşini uyardı, giremezsin kızım kanunen yasak dedi. Sinirle ona da Neden’miş dedi. (aha bir -miş daha geldi ohhhh) Anlattık. Yanlış bassın da geçersiz sayılsın oyu diye yapılıyor dimi bu dedi. Kalktım bir daha anlattım. Sinirle çıktı gitti. Kız kardeşi gülümsedi. Sabır yüklemesi 11.

*Bir beyefendi geldi 40’larında. İçeri girdi oyunu kullandı. İmza atması için defteri uzattık. İsminin yanına oy verdiği partinin adını büyük harflerle yazdı. İtiraz ettik. Neden dedi. Anlattık. Ya Allah biliyor siz de bilin işte ne olacak dedi. Sinirlendi. Gereği yapıldı çıkarken kapıya vurdu gitti. Sabır yüklemesi 12.

*Bir aile geldi. Adam torununa kapıda yüksek sesle “neye basıyorduk söyle bakayım biz neciyiz” dedi. Kahkahalar eşliğinde. Dışarıdakiler ve kurul itiraz etti. Neden dedi. Anlattık. Gereği yapıldı olay çıkmadan gitti. Sabır yüklemesi 13.

*Telefonunun birini masaya bırakıp diğerinin sesini açık unutan bir beyefendi kabin içinde telefonunu açıp konuşunca uyardık. Neden dedi. Az önce birini bıraktınız size söyledik bu yaptığınız kanuna aykırı dedik. Yeeeaa başlatma kanunundan nolcak dedi. Gereği yapıldı. Gitti. Sabır yüklemesi 14.

*Bilirsiniz gün içinde belli saatlerde yığılmalar olur. Uykusunu açan kahvaltısını yapan gelir. Uzun bir sıra oluştu kapının önünde. Herkes bir şeyler konuşuyor. Bir kaos ortamı falan. İçeri 5 kişi birden girdi, bir aile. Kabinler doluydu. Gürültü, kıyamet ortalık. Uyarıp dışarı çıkmalarını söyledik. Biraz sessiz olmalarını rica ettik. Aile babası Neden dedi. Anlattık. Burası sinema mı kütüphane mi diye kızdı. Anlattık. (Allah var, kütüphane diye bir şeyden haberinin olmasına sevinmedim değil.) Koridora çıktıklarında küçük çocuklarına ha şimdi bağırabilirsin diye bizimle dalga geçip, gitti. Sabır yüklemesi 15.

*Bir aile geldi. İki kızı kabinlere girdi. Kızın biri bir elinde pusula bir elinde zarf çıktı kabinden. Hanımefendi kabine dönüp orada koyun pusulanızı zarfa dedim. Suratıma bile bakmadan aman tamam ya of, ne olacak ya koyuyorum işte burada, ne var, diye sesini yükseltti. Ayrıntılı yazmayacağım gözümde çakan şimşek sonrasında olanları ama gereği yapıldı. : ) Bağıra çağıra gitti. Sabır yüklemesi 16.

*Bir önceki seçimde de bir beyefendi geldi. Tespihini, telefonunu, cüzdanını bıraktı. Pusulayı zarfı mührü aldı kabine doğru giderken ya ne gireceğim ben girmem kabine falan Allahın bildiğini kuldan mı saklayacağım ulan belli kime vereceğim zaten dedi. Yan sırada tak tuk dan diye bastı bir anda mührü pusulaya. Biz hop ne oluyor demeden bir acele aldı kâğıdı geldi. İtiraz ettik. Neden dedi. Anlattık. Yeaaaa yemişim kanunu dedi. Benim gözüm yine bir döndü. İşte sonrası malum, biraz hır gür, gereği yapıldı. İki kolunu yanlara kanat gibi açıp gitti. Sabır yüklemesi 17.

*Sandık başkanlarının deneyimsizliği, hiçbir bildirgeden haberlerinin olmayışı, tarafsız durabilme yetilerinin akıllarında yer almamış olması, deneyimsiz olabilir evet ama uyarı ve önerilere “bazılarının” açık olmaması, “başkan” sıfatının büyüsüne kapılan egoları, kuruldakilerin “bazılarının” ciddiyetsizliği, görevin maddi bir getirisinin olmasından ötesinin düşünülememesi vs. vs…

Oy kullanmanın ve oylara sahip çıkmanın o alanda görevli olmanın önemsiz bir iş olduğunun düşünülmesi sonucu ortaya çıkan birçok tablo var. Belki de benim paylaştıklarım hafif bile kalır. Hani diyoruz ya neden böyleyiz diye, bilinçsizliklerimiz yüzünden. Cehalet tarih kitabını, matematiği bilmemek değil çünkü. Okumuyoruz ki! Araştırmıyoruz. Artık deneyimli olmama rağmen hala her seçim öncesi tüm genelgeleri, kılavuzları okuyorum satır satır. Yeni bir madde vardır, bir hata olmasın diye. Sorunla karşılaştığımızda “aman bir şey olmaz” demek yerine müşahit arkadaşlarımla genelgeden ne yapılması gerektiğine baktık. Bunu kaç sandıkta kaç kişi yaptı acaba?

Yan sınıf sayımı 15 dakikada nasıl bitirebildi mesela? Pusulaların, zarfların ön ve arkasını kontrol etmek bile ne kadar zaman alıyor ki 9 kişilik kurulda kimsenin görmediği geçersiz oyu yakaladım. Sonra 3 geçersiz oy daha tespit edildi, herkes daha dikkatli bakmaya başladığı için! Kaç sandıkta geçersiz sayılabilecek oylar görmezden gelindi kim bilir.

Oy ve Ötesi’nin T3 sistemine giriş yapıyorum mesela dünden beri. Tutanakları görmenizi isterim, bir kaçı dolanıyor da sosyal medyada. Toplama hataları, okuduğunu anlamayanların yazdıkları, imzasız tutanaklar, hiçbir geçerliliği olmayan sonuçlar vs. Hangi birini yazayım şimdiden 5 sayfa olmuş bu yazı bile. Sandık görevlisi olmanın bir anlamı yok ki bunlara dikkat edip uyarıları yapmayacaksan. Yararından çok zararın dokunuyor. Bu yazdıklarım basit gibi görünse de yüzlerce ayrı fikirden insanın bir arada demokrasi yaratmaya çalıştığı bir yerde en ufak bir kıvılcım yangına dönüşebiliyor. Bir yandan insanlarla uğraş bir yandan oy say bir yandan gözlemle, bir yandan tutanak tut, bir yandan cin gibi ol her şeyi izle, sabah 6’da uyanmışsın gelmişsin… Kolay değil arkadaşım ama sana ihtiyaç var. Bilinçli müşahitlere ve görevlilere ihtiyaç var. Oy kullanan sayısının 315 olduğu bir sandıktan 344 oy çıkaranı uyarabilecek uyanıklıkta birileri lazım bu ülkeye!

Bunların bir kısmı 1 Kasım’daki seçimlerde yaşandı, bir kısmı da önceki seçimlerde… Her seferinde yeter ben mi kurtaracağım bu ülkeyi dediğim halde yine de bu tabloları görünce emanet edemiyorum oyumu da vatanımı da kimselere. Ne olur okuyun! Eğitimlere katılın! Oy ve Ötesi’ni takip edin. Müthiş bir oluşum ve pırıl pırıl binlerce gönüllüsü var. Çok güzel insanlar kazandım bu seçimde de. Hayata karışıyorsun öyle ya da böyle. Orada olman kadar, neden orada bulunduğunun sebebini bilmen ve sorumluluğunu tam yerine getirebilmen de çok önemli.



Bu olayların bazılarına inanılmaz güldük bütün kurul olarak. Nefesimizi zor tuttuğumuz anlar oldu, hepsini yazamıyorum. Tüm seçimlerde görev alıp kan ter uğraştığımız bütün sandık sorumlusu ve müşahit arkadaşlara kendi adıma teşekkür ediyorum. “Bazı” seçmenlerin de bu insanlara saygı ile yaklaşabilme yetisini kazanabilmelerini ve en azından sınıfa girince “iyi günler / kolay gelsin” gibi insanı cümleleri kurabilmelerini diliyorum. Çünkü orada bulunan insanlar sizin emrinizde çalışan insanlar değil, siz seçiminizi yapabilin diye sizin yaydığınız götünüzün rahatı için orada bulunanlardır! (Yine göt dedim kelimenin altı yeşil oldu.) Birkaç yy. sonra belki, ama boş ver be yoldaş, umut bu ya, müşahitin ekmeği olsun! : ) Yazı bitti, sonuna kadar okuyabildiyseniz size de geçmiş olsun.