7 Ocak 2019

UZUN ZAMANDIR VAR OLAN VE BENİ RAHATSIZ EDEN BİR YAZI İLE İLGİLİ KİŞİSEL AÇIKLAMAM! #CanYücel


Beni uzun zamandır takip edenler bilir, denk gelmiştir. 2007 yılında yazdığım “Biraz Değiştim” (Aslında adı “Değil”) isimli şiir ile ilgili kimi zaman beni onurlandıran kimi zaman da kızdıran, rahatsız eden şeyler yaşadım. Bir süredir birçok arkadaşım, okurum bu şiirim ile ilgili bir yazı paylaşıyor benimle. DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümünde Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Semih Çelenk’in yaptığı bir araştırma sonucu internette Can Yücel adıyla yayınlanmış bazı şiirlerin listesinin bulunduğu bir yazı…
“Biraz Değiştim”in Can Yücel ismi ile yayınlandığı birçok platforma kişi hak ve özgürlüklerine hakaret etmeden, saldırıda bulunmadan avukatım aracılığıyla uyarıda bulunduk ve düzeltilmesini sağladık. Yani bu konuda hem kendi adıma hem de hayranlık duyduğum Can Yücel adına gerekeni yaptığımızı belirtmek istiyorum. Sonrasında bu şiir bildiğiniz üzere bir dönem Star TV’de yayınlanan “Kiralık Aşk” dizisinde fragmanda kullanılmıştı. Bunu da tesadüfen bir arkadaşımın uyarısıyla fark etmiştim. Herhangi bir izin alınmadan kullanılmış olmasına karşılık kanalı ve yapımcıyı yine usulüne uygun olarak uyarmış ve gerekeni yapmıştık. Daha sonra başarılı gazeteci Sayın Nilay Ornek konuya ilgi duymuş ve bunu Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde yazmıştı. (Linkten okuyabilirsiniz.) https://www.sozcu.com.tr/…/restoranda-ciplak-yemek-icin-si…/
Bu şiirle ilgili en gurur duyduğum şey ise, Aykut Gürel Projesi olarak İstanbul Ensemble eşliğinde Selçuk Yöntem’in sesiyle okunmuş olması ve Haydar Ergülen, Pablo Neruda, Metin Altıok, Okan Savcı, Nazım Hikmet, Ümit Yaşar Oğuzcan, Sibel Algan, Özdemir Asaf gibi şairlerin de şiirlerinin olduğu bir albümde yayınlanmış olmasıdır.
Ancak…
Sayın Semih Çelenk’in yazısına karşılık vermeyi hiç düşünmemiş olmama rağmen, yazısının yer aldığı bazı platformlarda konunun tatsız bir üslupla yer alması beni rahatsız etmeye başladı. Kendisini tanımıyorum. Böyle bir çalışma yapmış olmasını kutluyorum. Fakat bugüne kadar eleştirdiğim her kişi ve durum için kelimelerini özenle seçen, kimseye hakaret etmeyen, aşağılamayan biri olarak listesinde sıraladığı şiirlerin sahiplerine karşı takındığı tavırdan son derece rahatsızlık duyuyorum. Her şeyden önce başkalarının hissiyle, emeğiyle yazdığı ya da yaptığı bir şeye “sahte”, “komik”, “uyduruk” gibi yakıştırmalar yapmak kimsenin haddine değildir. Ben kendi adıma, yazdığım bu şiirin (Listesinde 13. Sırada “Biraz Değiştim” ve son sırada da ‘Galiba Yoruldum’ ismiyle yer alıyor) internette Can Yücel adıyla yayınlanmasını istemiş, buna zemin hazırlamış, bunu desteklemiş ya da bundan gurur duymuş, nemalanmış biri değilim. Diğer şiir sahiplerinin de bunu istemediğini düşünüyorum. Nitekim yıllardır “BE HEY DÜRZÜ” adıyla Neyzen Tevfik’inmiş gibi yayınlanan şiirin asıl sahibinin Sayın Mutlu Çelik olduğunu kimseyi rencide etmeden birçok yerde paylaşmış ve internetteki bu tür bilgi deformasyonuna tepki göstermiş biriyim.
Profesör, doktor vs. olmak birilerinin emeğini aşağılama hakkına sahip olmak demek değildir. “Can Yücel bu şiirleri görse kahrolurdu” demek bu şiirleri aşağılamaktır. İnternet ortamının çöplük olduğuna katılıyorum fakat kimse hele de üreten biri emeğini kendi isteğiyle çöpe atmaz. Ayrıca bu hatanın sorumlusu da o şiirleri yazanlar değildir. Birinin ismini yüceltirken başka birini küçültemezsiniz. Bu Prof. Dr. duruşuna ve vizyonuna yakışmaz.
O şiirler “sahte” değil, o şiirlerin hepsinin elbette ki bir yazanı var. O şiirler internet ortamında, verinin kaynağını kontrol etmeyen, sorgulamayan, anlık beğeni ile araştırmadan paylaşan insanlar dolayısıyla Can Yücel adıyla paylaşılmış “ona ait olmayan” şiirlerdir. Sayın Semih Çelenk madem araştırma yaparak bu şiirleri listelemiş, kolaylıkla da sahiplerine ulaşıp durumun bu noktaya nasıl geldiğini sorup araştırabilir ve ona göre bir tavır alabilirdi.
Sayın Semih Çelenk'in yayınladığı bu liste ile ilgili verdiği röportajlarda bundan sonrasında kullanacağı cümleleri daha tarafsız, nazik ve öfkesiz seçmesini diliyorum. Bekliyorum…
En azından Can Yücel’in şiirlerini ve adını savunurken listelediği şiirlerin sahiplerine ve okurlarına da saygılı olması gerektiğinin altını çiziyorum.
Bence Can Yücel bu şiirlerin altında ismini gördüğüne değil, suçlu kendisi olmadığı halde o kişilerin emeklerine karşı takınılan bu tavra daha çok kahrolurdu.
Saygılarımla,
Çisel Onat
Konu ile ilgili bazı kaynaklar:
(Bu kaynaklarda Semih Çelenk’e ait olduğu belirtilerek yazılan ifadelerde kendisinin söylediğinin dışında ya da kaynak tarafından çarpıtılan bir ifade var ise düzeltme hakkını sonuna kadar savunurum.)
http://www.cumhuriyet.com.tr/…/_Can_Yucel_gorse_kahrolurdu_…
Semih Çelenk'in verdiği açıklamalardan bir alıntı:
“Ortaokuldan beri, yani yaklaşık otuzbeş yıldır Can Yücel okuruyum. Şiiriyle ilgili incelemelerim var. Can babanın sağlığında sohbetimiz de vardı. Şair tavrını korumak için hiçbir sürekli işe girmemiş, duruşunu korumak için parasızlığı seçmiş bir şair. Şimdi bu komik, uyduruk, romantik, metafizik şeylerin altında ismini koyuyorsun. Bunları görse kahrolurdu. O sahte şiirleri görünce şok oluyorum. İnternet ortamı çöplük. Bir, iki, beş derken YouTube’da onlarca video koydular, Selçuk Yöntem, Oktay Kaynarca okuyor... 50 milyon ziyaretçisi olan siteler var, 300 bin kez aynı şiir paylaşılmış. Dini içerikli bir site var, google +’ ya bakın, 47 milyon tıklanmış. Sayfanın adı Can Yücel, ama koydukları bütün şiirler sahte. Gerçek Can Yücel okuru 3- 5 binse, orada milyonlarca kişi var paylaşan. Giderek korkunçlaşıyor. Sevdiğim şaire karşı bir gönül borcu bu, misyoner gibi çalışıyorum.”